Elder Edda , İskandinav tanrı ve tanrıçalarının mitolojik hikayelerinden oluşan bir kitaptır ve Odin'in runleri öğrendiğini ilk gördüğümüz yer burasıdır.

Odin dedi ki: Dokuz uzun gece

yüksek rüzgarlı bir ağaca asıldığımı biliyorum

; kendime

verdiğim bir mızrakla -Odin'in yeminiyle- delindi

.

O ağacın

hangi derin köklerden yükseldiğini kimse söyleyemez .

 

Bana ekmek getirmediler, içecek bir boynuz da getirmediler

, yere doğru baktım.

Yüksek sesle ağlayarak runleri yakaladım;

sonunda düştüm.

 

Odin'in bir fedakarlık ritüelinde baş aşağı bir ağaca asılarak kendisini yiyecek ve içecekten mahrum bıraktığını görüyoruz. Bazı çevirilerde bu ağacın İskandinav Dünya Ağacı olan Yggdrasil olduğu söylenir. Günler onun için uzadıkça, dokuz gece geçer ve o zaman Odin runlerin şekillerini görür. Ağlayarak runleri yakalar ve ağaçtan düşer.

 

Şiir, runlerden ve Odin'in onları sihirli kullanımlar için nasıl oyacağını bildiğinden bahsetmeye devam ediyor. Listelenen toplam on sekiz run var ama bize asla isimleri söylenmiyor ve neye benzeyebileceklerine dair imalarda bulunmuyor.

  İskandinavlar korsan anlamına gelen Vikingler adıyla anılır.Bu kadim topluma göre hayat dünyanın merkezinde yer alan bir ucu cennete bir ucu cehenneme kadar uzanan kutsal ağaç Yggdrasil ile başlar. Zamandan önceki zamanda, hiçbir şeyin olmadığı zamanlarda, sadece Yggdrasil ağacı ve boşluk vardı. Dünyanın büyük ağacını kimin veya neyin yarattığından hiçbir yerde bahsedilmiyor, ancak köklerinde ve çevresinde dokuz alemin tümü vardı.

İskandinav mitolojisinde Yggdrasil, kozmosun dokuz alemini dalları ve kökleri içinde barındıran ve böylece her şeyi birbirine bağlayan muazzam, parlak bir dişbudak ağacının adıdır. Kutsal ağaç her zaman yeşildir ve nemli beyaz balçıkla kaplıdır. Bazıları doğrudan ağacın dallarından ve köklerinden beslenen tanrılar, devler, insanlar ve hayvanlar gibi tüm yaratılışı destekler. Yggdrasil ayrıca Dünya Ağacı veya Hayat Ağacı olarak da adlandırılır çünkü tüm dünyaları içerir ve doğum, büyüme, ölüm ve yeniden doğuş döngüsünü temsil eder.

 

Yggdrasil telaffuzu ig-druh-sil şeklindedir. En yaygın yorum Odin'in atı olduğudur. Yggr,  "Korkunç Olan", İskandinav tanrılarının şefi Odin'in (birçok ismi vardır) diğer adıdır. D rasill at demektir. Odin’in atıyla ağacın tepesine çıkıp, dokuz gün dokuz gece asılı kalarak runleri öğrendiği zamana atıfta bulunur.Ağaç, Odin'in dokuz gün boyunca  ağaca  Şiirsel Edda'nın Odin'in Run Şarkısı adlı şiirinde Odin'in darağacı görevi görmüştür .

Yggdrasil’in üç tane uçsuz bucaksız kökü vardır. Bunlardan biri tanrıların diyarı Asgard’da, biri devler meskeni Jotunheim’da, bir diğeri de karanlık ve soğuğun diyarı Niffleheim’dadır. Ancak Poetic Edda’ya göre  bu kökler Jotunheim, Hel (ölülerin diyarı) ve Midgard’da bulunur. Bir başka kaynağa göre de Midgard’ı ortasından delip geçer. Her kökün yanında beslendiği bir kaynak vardır. Birincisi, Urdarbrunnr, Kader Kuyusu, Asgard'da bulunur ve aynı zamanda İskandinav mitolojisinin Kaderleri olan Nornların yaşadığı yerdir. İkincisi, Mimisbrunnr, Bilgelik Kuyusu, Jotunheim'da bulunuyordu ve İskandinav mitolojisinin kozmosundaki en bilge varlık olan Mimir'in eviydi. Üçüncü kuyu, yanan sıcak kuyu Hvergelmor, Niflheim'da bulunuyor. Bu kuyu, İskandinav krallıklarından akan on bir nehri besler. Ejderha Nidhogg burada yaşıyor ve Yggdrasil'in köklerini kemiriyor. Geyik Eikthyrnir de burada yaşıyor. Yggdrasil ile beslenir, boynuzlarından su fışkırmasına ve kuyuyu doldurmasına neden olur.

 

Asgard’a ulaşan kökle üç tane Norn ilgilenir. Nornlar insanların kaderlerini dağıtan tanrıçalardır: Urdur (geçmiş), Verdandi (şu an) ve Skuld (gelecek) olarak adlandırılırlar. Jotunheim’daki kaynak dibinde bilgelik ve akıl saklı olan Ymir’in Kuyusudur; Niffleheim’daki kaynak ise engerekli yılan Nidhodge‘u besler, bu yılanın ismi karanlık anlamına gelir ve sürekli Yggdrasil’i kemirir.

Yggdrasil’in dalları arasında dört tane geyik koşturur ve dört tane rüzgarı temsil ederler. Ağacın altında Dev Ymir uzanır, bütün bu ağırlığı üstünden silkelemeye çalıştığındaysa ağaç sallanır ve depremler meydana gelir. Ağacın altı ve üstü boyunca koşturan sincap Ratatosk ise yılan Nidhodge ve ağacın en tepesindeki kartalın haberleşmesini sağlar.

 

Bir dişbudak ağacı olarak tasvir edilen bu ağaç kadınların ve erkeklerin çocuk sahibi olmasını kolaylaştıracak reçine özü ve meyveler verir. Yggdrasil karşımıza bir besleyici/hayat verici kaynak olarak çıkar. İlk insanlar Askr ve Embla‘nın da ağaçlardan yaratıldığını düşünürsek bu hiç de şaşırtıcı değil zira Askr da bir dişbudak ağacından yaratılmıştır. Ayrıca Ragnarok zamanı geldiğinde iki insan, Lif ve Leifthrasir bu ağacın içinde saklanırlar ve onun özünden beslenerek hayatta kalırlar. Her şey bittikten sonra da ortaya çıkar ve insanlığı yeniden başlatırlar.

Edda‘ya göre bir zamanlar ne yukarıda cennet vardı, ne de aşağıda dünya. Sadece sonu olmayan bir boşluk ve içinden bir pınar akan bir sis dünyası vardı. Bu pınardan on iki tane nehir çıkardı ve kaynaklarından uzaklaştıkça birbirlerinin üstünde tabakalar halinde donar, nihayetinde de sonsuz boşluğu doldururlardı.

 

Güneyden gelen sıcak bir rüzgarla buzlar eridi ve böylece ortaya buz devi Ymir, onun evlatları ve inek Audhumbla çıktı. Ymir bu ineğin sütünden ve kendisinden beslenirdi. Audhumbla ise kırağıları ve buzların üstündeki tuzları yalayarak yaşardı. Günlerden bir gün, yine buz ve tuzu yalayarak beslenirken bir adamın saçları belirdi. İkinci günde kafasının tümü, üçüncü günde ise bahşedilmiş bütün güzelliği, çevikliği ve kuvvetiyle bütün bir vücut belirdi.

 

Bu yeni varlık bir tanrıydı ; onun ve dev soyundan gelen karısının birlikteliğinden üç kardeş doğdu: Odin, Vili  ve Ve.

Üç kardeş, Ymir‘i katledip vücudundan karaları, kanından denizleri, kemiklerinden dağları, saçlarından ağaçları, kafatasından gökyüzünü ve beyninden yağmur ve kar dolu bulutları yarattılar. Ymir’in kaşlarından ise Tanrılar Midgard‘ı, insan soyunun diyarını oluşturdular.

Odin göklere güneşi ve ayı koyarak geceyle gündüzü düzene soktu. Tanrılar yarattıklarından memnun bir halde deniz kıyısına indiler ve bir şeyin hala eksik olduğunu fark ettiler: İnsanlar.

 

Bunun üzerine bir dişbudak ağacından erkeği, bir akçaağaçtan ise kadını yarattılar. Kadına Embla erkeğe ise Askr ismini verdiler.

 

Odin onlara ruhlarını ve hayatlarını, Vili muhakeme yeteneği ve güdülerini, Ve ise duyularını ve kendilerini anlatabilme yeteneği verdi. Böylece Midgard ilk insanların diyarı oldu ve Embla ile Askr de insan soyunun ataları oldular.

Yggdrasil'e bağlı dokuz İskandinav bölgesi (muhtemelen) :

 

Asgard - Odin tarafından yönetilen Aesir tanrılarının krallığı . Burası aynı zamanda savaşçıların ahireti Valhalla'nın da bulunduğu yerdir. Savaşta düşen Viking savaşçılarının yarısı Valhalla'ya, diğer yarısı ise Fólkvanger'a götürülür.

Jotunheim , Jotunlar olarak bilinen ve Aesir'in ölümcül düşmanları olan devlerin krallığı. Buna rağmen, birçok Aesir tanrısı ve devinin aşk ilişkisi vardı, örneğin Thor, dev Jord ile Odin'in oğlu.

Midgard - orta dünya anlamına gelir, muhtemelen Hayat Ağacı'nın merkezinde bulunur ve erkeklerin krallığıdır. Gökkuşağı Bifrost köprüsü ile Midgard'a bağlanan Asgard hariç, onu diğer alemlerden erişilemez kılan devasa bir okyanusla çevrilidir .

Nilfheim - sis evi, buz devlerinin yaşadığı bir buz ve sis diyarı anlamına gelir. Muspelheim ile birlikte, İskandinav alemlerinin en eskisidir.

Muspelheim – ateşin ilkel dünyası ve Odin'in can düşmanı Sutr tarafından yönetilen ateş devlerinin yuvası. Sutr, Ragnarok sırasında Asgard'a karşı hücumu yönetecek .

Helheim , ölüler diyarı , sadece şerefsizler değil, savaşta ölmeyen ve bu nedenle Valhalla veya Fólkvanger'a götürülmeyen herhangi bir Viking.

Vanaheim - İskandinav mitolojisinin büyücülük ve sihir ustaları olan daha küçük tanrıları olan Vanir tanrılarının evi. Burası aynı zamanda Fólkvanger'ın da bulunduğu yer.

Alfheim - ışık elflerinin evi, oğuldan daha parlak parlayan ve meleklere benzeyen güzel yaratıklar.

Svartalfheim - yeraltında yaşamayı tercih eden cücelerin evi olan karanlık alanlar anlamına gelir. Büyük zanaatkarlar ve demirciler, Aesir tanrıları tarafından taşınan ünlü büyülü silahların çoğunu yaptılar .

 

Zeynep Keyik Rune Mucizesi kitabından alıntıdır.